![]() |
| Arafat, Kaddafi, Hawatme, Habaş |
Bölgenin sosyalist fikirlerle tanışması 19. yüzyılda aydınlar yoluyla olmuşken, 20. yüzyılda ilk partiler işçi önderleri tarafından oluşturuldu. Mısır ve Filistin’deki komünist partilerin kuruluşunda Yahudi işçiler ön plandaydı.
İki dünya savaşı arası dönem, komünist partilerin bölge siyasetindeki etkilerinin arttığı yıllar oldu. Özellikle orta sınıf okumuş kesimler ile öğrenciler arasında kitlesellik kazandılar. Bağımsızlık mücadelelerinde ulusal burjuva kesimlerle kimi ittifak deneyimleri yaşadılar. Fakat milliyetçi burjuva güçlerin baskın çıktığı durumlarda, bu ittifaklar hep aleyhlerine döndü. Bu kez onlar tarafından bastırıldılar.
İlk başta Moskova desteği pozitif bir etki yaratabiliyorken, Sovyetlerin 1947’de İsrail’in kuruluşunu tanıması, bölgede Arap komünistlerini oldukça olumsuz etkiledi. Rejimlerin kendilerine karşı uyguladığı baskı arttı; açıktan legal çalışma olanakları azaldı. Çoğu ülkede komünist partiler yasaklandı. Sonrasında Moskova’nın “ilerici” Arap rejimlerine karşı destekleyici bir politika izlemesi karşısında, komünist partiler de ülkelerindeki rejimler karşısında daha uzlaşmacı bir tutum aldılar.
Komünistler dışındaki “sol” ise, Suriye ve Irak’taki Baas partisi, Mısır’da Nasır, Libya’da Kaddafi, Cezayir’deki FLN, Körfez ülkelerinde yankı bulan “Arap Milliyetçileri Hareketi”, Güney Yemen’deki Sosyalist Parti gibi unsurlardı. Marksizmdeki gibi bir sınıf mücadelesi anlayışını reddeden, fakat sosyal adaletçi, eşitlikçi, milliyetçi, kalkınmacı ve İslam’ı karşılarına almayan hareketlerdi. Bunların çoğunun radikalizm barutu, özellikle 1967 yenilgi ertesi dönemde tükendi.
1967 ertesi dönemi aynı zamanda “yeni Arap solu”nun da ortaya çıktığı yıllar oldu. Avrupa’daki “Yeni Sol” akımlardan ve dünyadaki diğer bölgelerden mücadelelerden esinlenmeler yaşanıyordu -örneğin Maoizm gibi. Yeni Arap solunun simge örgütleri Habaş’ın FHKC’si ile Hawatme’nin FDHKC’si oldular. Filistinli devrimcilerin mücadeleleri, Ortadoğu’da onlara benzer birçok örgütün kurulmasına ilham verdi. Üniversite kampüsleri, bu radikalizmin yeşerdiği alanlar oldu.
Seksenlerle beraber, bölgede İslamcı hareketlerin yükselişi hızlanıyordu. Çoğu sol hareket, İslamcıların yükselişini engellemek için, reform bekledikleri, yolsuzluklara batmış otoriter rejimleri destekleme yolunu seçti. Bu da, halk nezlindeki desteklerini iyice azalttı. Rejimlerin sadık muhalefeti durumuna düştüler. Yoksul kitlelerle olan bağı tümüyle yitirdiler. Çok tekrarlanan, Arap solunun “yükselişi ve çöküşü” hikayesi, (çok çok özet olarak) kısaca bu.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder